27 Mayıs 2014 Salı

LOREAL BESLEYİCİ ALTIN ( NUTRI - GOLD ) GÖZ KREMİ

                Kış başından beri pek çok blogger tarafından bu göz kreminin övüldüğünü duydum. Özellikle de sevgili Buket' in tüm videolarında kendisine çok iyi geldiğini söylediği göz kremini bir süre sonra edindim. Çok bekletmeden merak edenler için yorumlarım geliyor.


 



                Ürünümüz, markanın her yaş grubuna hitap eden ürünler kısmında yer alan bir göz kremi. Ürünün orijinal karton ambalajı Lehçe dediğimiz Slav dillerinde basılmış ancak üzerinde ithalatçı firma tarafından Türkçe basılmış bir ambalaj daha var. Bu durumu özellikle belirtiyorum çünkü markanın ürünleri farklı kıtalarda farklı ambalajlarda satışa çıkıyor. Herhangi bir karışıklık olmaması için böyle bir formül düşünmüşler.





               Ürünü aldığım zaman parmaklamadan fotoğraflamayı ihmal etmedim, şu an ürünüm bitmek üzere. Marka ürün için içeriğindeki besleyici altın, arı sütü, B vitamini ve Pro - Kalsiyum bileşenlerinin anında göz çevresine etki ederek pürüzsüz bir his verdiğini, cildin koruyucu bariyerini onardığını, etkilerinin ise 4 hafta sonra orta çıktığını belirtmiş.
              Benim düşüncelerime geçecek olursak, ürünün yapısı oldukça koyu kıvamlı hatta yabancıların butter diye nitelendirdiği bir kıvamda. Rengi koyu sarı, belirgin bir kokusu yok. Yapısının bu kadar koyu olmasına rağmen sürüldükten sonra yağlı bir his bırakmıyor, her sürdüğümde bir parça tereyağı mıncıklıyormuşum gibi geliyor. Sürdükten kısa bir süre sonra emiliyor. Kullandığım süre içerisinde herhangi bir alerjik reaksiyon, yağ bezesi - milia oluşumu vs. gibi hiçbir yan etki oluşturmadı. Nemlendirme süresi oldukça uzun, sürdükten sonra verdiği yumuşaklık hissi güzel. Üzerine makyaj yapıldığında kusma vs. oluşturmuyor.




                Bu kadar koyu kıvamlı bir ürünü kullanım açısından zor hale getiren tek durum, ürünün kavanozda olması. İçinde herhangi bir aparat vs. bulunmadığı için parmakla almak oldukça zor ( keşke yapsalarmış ). Kullanırken herhangi bir q - tips veya minik bir spatülden yardım alabilirsiniz. Ben ürünü yüzük parmaklarıma aldıktan sonra bir miktar ısıtarak göz altlarıma ve parmaklarımda kalan kısmını da göz üstüne uyguluyorum. Etkilerine gelecek olursam, kırışıklık vs. oluşumu üzerinde belirgin kaz ayağı durumum olmadığı için çok yorum yapamıyorum ayrıca ürünün morluk, şişlik konusunda bir iddiası da yok ancak nemlendirme özelliği bu kadar iyi olan bir ürünün uzun süre veya birkaç kutu üst üste kullanıldığında özellikle kazayağı görüntüsünü hafifletme konusunda faydası olabileceğini düşünüyorum.
               Bunun yanı sıra marka ürün için her yaş grubuna hitap ediyor demiş olsa da bence genç yaş grubuna bir miktar ağır gelebilecek bir ürün. Bana göre ideal yaş grubu 35 - 45 arası. Ürün ayrıca yaz mevsimi ve yağlı - karma göz altları olanlara da fazla gelebilir. Kış mevsimi ve kuru göz çevresi en ideal cilt tipi. Ben ürünü kış sonuna doğru kullanmaya başladım. Kuru göz çevrem olduğu için sabah - akşam kullanmaya devam ettim ama yaz mevsiminde cilt yapım tamamen değişip karma - yağlı bir hal alıyor. Bu nedenle bitene kadar kullanmaya devam ettikten sonra önümüzdeki yaz mevsiminde kullanmayı düşünmüyorum daha güzel bir ürün bulmazsam kışın belki.
              Ambalaj üzeri bilgileri ve içerik listesi.










               Son fotoğrafta görüldüğü üzere içerik listesi de çok güzel, temiz değil. Shea yağı gibi yumuşatıcı ürünleri yanında paraben, silikon, mineral yağlar vs. var. Temiz içerik takıntınız varsa kullanmak istemeyebilirsiniz. Son olarak ürünün miktarı tüm göz kremleri gibi 15 ml. ve fiyatı 24 tl. civarında ancak tüm kozmetik marketlerden indirimleri takip ederek daha ucuza alabilirsiniz.
           

              Sevgiler...... 

21 Mayıs 2014 Çarşamba

ÇEKİLİŞ SONUCU - KAZANANLAR !

                Merhabalar, ülke gündemi malum, hala kendime gelebilmiş değilim aslında ama blogda 15 Mayıs 2014 bitiş tarihli bir çekilişim vardı. Çekiliş sayfası için tık tık. Çekiliş bitmiş olmasına rağmen açıklamakta geciktiğim için tüm izleyicilerimden özür dilerim ancak geçtiğimiz hafta çekiliş sonuçları en son düşündüğüm şeydi ve sanırım herkes için böyleydi. Daha fazla geciktirmeden bugün artık sonuçları açıklamak istiyorum.
               Çekiliş sonuçlarını hemen açıklamamış olmama rağmen bitiş tarihi sonrasında gelen yorum ve katılımları eklemedim, bununla beraber bu çekilişte istediği hediye paketini belirtmeyen katılımcıların katılımları geçersiz oldu. Çekiliş sonucunda,  
                                         

                                         1. PAKET TALİHLİSİ : KİTAP GÜZELLİK,
                                         2. PAKET TALİHLİLERİ : BENSU YENER ve AYSUN GEVİNÇ,
                                         3. PAKET TALİHLİSİ : ÖZLEMM  


               Kendilerini tebrik ediyor ve mail adreslerinden ulaşıyorum, sizler de en kısa zamanda bana ulaşırsanız çok sevinirim, sevgiler......

13 Mayıs 2014 Salı

3 YAŞ SONRASI BEBEK KONTROLLERİ - BÖLÜM : 2 - GÖZ, KULAK, DİŞ VE ORTOPEDİ KONTROLLERİ

             


               Merhabalar, biraz gecikmeli olarak yazımın 2. bölümünü yayınlıyorum, yazımın aşılar hakkındaki 1. bölümü için tık tık. Bugün ki yazım ise biraz ihmal edilen konular hakkında. Genelde 3 - 5 yaş arası çocuklarımızı çocuk hekimine götürürüz ancak bazen bir çocuk hekiminin bile fark edemeyeceği potansiyel rahatsızlıklarla karşılaşırız. Bir önceki yazımda da dediğim gibi amacım ebeveynleri tedirgin, pipirikli ya da hastalık hastası bir hale getirmek değil. Herhangi bir problem oluşmadan önce veya oluşmuşsa bile erken önlem alabilmiş olmak. Şimdi, çocuklarımızın anaokulu yaşına geldiğinde ( ortalama 5 - 6 yaş ) branş hekimlerine yaptırabileceğimiz sağlık kontrollerinden birkaçını görelim.




GÖZ KONTROLÜ : 1 yaş dönemi civarında en sık rastlanılan durum göz kaymasıdır ancak endişelenmenize gerek yok çünkü bebeklerin bu dönemde göz kasları tam olarak gelişmediği için tam kontrol ile gözlerini idare edemezler. Sonrasında ise 2 yaş ve devam eden süreçte bebeğinizde göz kayması gibi bir problemle karşılaşırsanız ivedilikle bir çocuk göz hekiminden yardım almalısınız. Bu durum şaşılık ve göz tembelliği gibi bazı durumların habercisi olabilir ve çok fazla önemsenmemesine rağmen şaşılık çocuğu çok yoran bir durumdur. Çünkü, beynin en çok yorduğu organlardan biri ( adeta bir bilgisayarın remi gibi düşünebilirsiniz ) gözdür ve her türlü şaşılık durumunda her iki göz ayrı odaklama yapacağından çocuğunuza çok kalitesiz bir durum yaşatır ve muhtemelen yan belirti olarak baş ağrısı, baş ağrısının göze vurması gibi belirtiler eşlik eder. Hareket halindeyken özellikle koşup oynarken takılıp, tökezleyip düşme, kapı gibi yerlerden geçerken göremeyerek çarpma, merdiven çıkıp inerken basamakları seçememek, okuma yaşında kelimeleri yanlış okuma en büyük belirtilerdir. Çarpma, tökezleme durumları beynin her iki göz tarafından ayrı odaklama yapmasından ve şaşılık oranı farklı olan gözlerden birinin itme yapmasından kaynaklanır. Bu süreç sonrasında hekiminiz muhtemelen bir gözlük önerisinde bulunacaktır. Ancak bazı şaşılık durumlarına göz tembelliği eşlik eder ve şaşılık tedavisinde asıl olan göz kaslarını çalıştırıp, kuvvetlendirmek olduğu için sağlam göze takılan kapatma aparatı ile kayma oranı fazla olan göz çalıştırılır. Şaşılık oranının çok yüksek derecede olmadığı durumlarda rahatsızlığın derecesi ilerleyen yaşlarda hafifleyebilir. İleri derecede şaşılık problemlerinde cerrahi müdahale gerekebilir. Bazı çok ileri derece şaşılık problemlerinde cerrahi müdahale yapılsa bile ilerleyen yaşla birlikte şaşılık tekrarlayabilir ve yetişkin çağlara kadar devam edebilir. Yine bazı yetişkin çağı şaşılıklarında göz kaslarını tembelleştireceği için gözlük, numaralı lens önerilmez.
                 Şaşılık gibi durumlar ebeveynler tarafından fark edilebilecekken, astigmat gibi bir göz rahatsızlığını fark etmek neredeyse mümkün değildir. Çünkü şaşılığın aksine dışarıdan bakıldığında hiç bir bozukluk ve belirti görmezsiniz. Çocukluk çağı astigmatizm problemlerinin başında çok yakından tv., bilgisayar izleme, net görmek için gözleri kasma, bu iki durum sonucunda oluşan göz kızarması ve en büyük belirtilerden bir olan her türlü hareket veya aktivite halindeyken çocuğunuzda gözlemlediğimiz ve sakarlık veya dikkatsizlik olarak adlandırabileceğimiz sıkıntılar. Astigmatı, anlaşılabilir şekilde kornea tabakasının  tam yuvarlak olması gereken durumda olmaması ve göz küresinin yaptığı basınç sonucu elips şeklinde olması şeklinde tanımlayabiliriz. Astigmat problemi yaşayan bir çocukta net görme yerine puslu görüş mevcuttur, özellikle köşeli ve açılı eşyalar çocuklara en çok sıkıntı yaratan eşyalardır. Masa, sehpa köşelerine çarpma ve üzerindeki eşyaları yanlışlıkla devirme, merdiven inip çıkmada sürekli tökezleme, belirtilerin başında gelebilir. Çok bilinmemekle beraber her iki gözde veya tek gözde özellikle üst kirpik dibinde yer alan boylu boyunca uzanmış beyaz bir tabaka ( saçlı derideki kepeğe benzer ) astigmat habercisi olabilir. Astigmata bazen yakın veya uzak göz problemleri de eşlik eder. Hekiminiz bu durumda gözlük önerecektir. Çocukluk çağında fark edilmeyen astigmat, ilerleyerek ortaokul yaşlarına kadar devam eder. Bu dönemde baş ağrısı en büyük belirti olabilir. Devlet okullarımızın hiçbirinde çocuklar için periyodik muayeneler zorunlu olmadığı için önlem almak biz ebeveynlere düşüyor. Ayrıca her türlü gözlük kullanımında kontrol aralıkları 6 - 12 ay olmalıdır. Özellikle büyüme çağındaki çocukların kafa ölçüsü genişleyeceğinden gözlük odağı da bir süre sonra bozulabilir.

İŞİTME ( KULAK ) KONTROLÜ : Çocuklar anaokulu döneminde genelde yüksek sesli konuşurlar ve her türlü aktiviteyi yüksek sesli olarak gerçekleştirirler. Çoğunlukla içlerindeki büyük enerji seslerine yansır, kendilerini ifade etme ve kabul ettirme yöntemleri de buna dahildir.Ayrıca kalabalık ortamlarda seslerini duyurmak da bu duruma dahildir. Şimdilerde doğumdan sonra yeni doğan kontrollerine dahil olarak işitme testi her bebeğe tüm sağlık kuruluşlarında zorunlu ve ücretsiz olarak yapılıyor. Ancak yeni doğan bebeklik döneminden sonra oluşan işitme problemleri herhangi bir hastalığa bağlı olmaksızın fark edilemebiliyor. Çocukluk çağı işitme problemlerinin başında orta kulak iltihapları ve işitme sinirlerinin fonksiyon kaybı bulunabilir. Bu problemler doğru tedavi ile önlem alındığı takdirde tedavi edilebilir ve kalıcı işitme kaybına yol açmaz. Ancak çocuğunuzda sürekli sinirlilik ve asabiyet hali, yüksek sesle tv., müzik dinleme ama en çok yüksek sesle konuşmaya çalışma, kendini ifade etmede güçlük, adı ile seslenildiğinde cevap vermeme gibi çoğu zaman çok dikkatimizi çekmeyen küçük belirtiler aslında önemli bir işitme kaybının habercisi olabilir. Alınabilecek en önemli önlem ivedilikle ileri teknolojik sistemlere ve işitme laboratuvarına sahip bir tam teşekküllü hastanede uzman odyolog eşliğinde çocuğunuza işitme testi ve kulak kemik sayımı yapılmasıdır. Erken yaşta teşhis edilemeyen duyma problemleri ortaokul yaşlarına kadar sarkabilir ve bu yaşlarda kullanılan protez ve implantlar çocuklar tarafından daha iyi kontrol edilebilse de başarı oranı erken yaşta fark edilip önlem alınanlara oranla daha azdır.

DİŞ KONTROLÜ : 3 yaşına geldiğinde bebeğinizin köksüz süt dişleri tamamlanmış durumdadır. Çocukların gelişim durumuna göre süt dişlerinin dökülüp kalıcı dişlerin çıkma yaşı ortalama 6 - 8 yaş civarında olur. İlkokula başlamadan ve süt dişleri dökülmeden önceki dönemde en çok karşılaşılan en büyük problem süt dişlerindeki çürüklerdir. Süt dişleri köksüz olduğu için çürüme eğilimine daha yatkındır ve süt dişleri kalıcı dişler gibi aşağıya doğru değilde yana doğru çürüme eğilimi gösterir. Bu durumda süt dişleri birbirini çürütür. Yapı itibariyle kalıcı dişlerden daha dayanıksız olduğu için bu durum çok hızlı ileler, mink bir çürük 3 ay gibi kısa bir sürede yayılarak 2 - 3 dişe geçmiş olabilir. Halk arasında süt dişleri nasıl olsa düşeceği için bu yaşlardaki çürük problemleri çok önemsenmez ancak en arkadaki kalıcı dişlerin tamamlanması ortalama 11 - 13 yaşına kadar devam eder. Bu durumda çürük bir dişin bu kadar uzun süre bir çocuğun ağzında kalması sürekli sağlık problemleri oluşturacaktır. Boğaz, bademcik enfeksiyonu, sindirim - mide problemleri, asabiyet, burun tıkanıklığı problemlerin en başta gelebilir. Çocuk diş hekimleri ( Pedodonti uzmanları ) ufak çürükler için dolgu önerisinde bulunacaktır. Bu yaştaki çocukları diş koltuğuna oturtmak zor olabilir ancak önce sizi muayene olurken görmesi ardından belki kucağınızda oturarak ufak bir alıştırma süreci ve sonrasında kendi muayenesini olması başarılı sonuçlar doğurabilir.

ORTOPEDİ KONTROLÜ : Çocukluk çağında görülen ortopedik problemler doğuştan ve sonradan olanlar olarak ikiye ayrılır. Yaşanan en yaygın sorunlar, düz tabanlık, içe basma ve doğuştan çarpık ayak sayılabilir. Bebekler yürümeye başladıktan sonra ayakkabı giydirilmesiyle ilgili olarak farklı düşünceler mevcut. Kimi hekimler, ayağın ve bileğin desteğe ve korunmaya ihtiyacı olduğunu ve şeklinin korunmasıyla ilgili olarak ortopedik ayak çukuruna uygun çıkıntısı olan ayakkabı giydirilmesini önerse de kimi hekimler ayakkabı giydirilmesini önermemektedir. Tercihiniz ne yönde olursa olsun bazı durumlar ileri yaşlarda illa ki ortaya çıkabilir. Yani ayakkabı giydirmiş bile olsanız ilkokul yaşlarında mesela düztabanlık problemiyle karşılaşabilirsiniz. Düz tabanlık kesin olarak 5 - 7 yaş civarında belli olabilir, önceki yaşlarda muayene edilse bile tombik ayaklı ve ayak taban çukuru tam oluşmamış bebeğinizde problemin anlaşılması pek mümkün olmayabilir. Düz tabanlık, ayakkabı içine yerleştirilen pratik tabanlıklar ve basit birkaç egzersizle kısa zamanda çözüme ulaştırılır. Egzersizler ayak tabanındaki kasları kuvvetlendirmeye yönelik hareketlerdir. Plates lastiği ile germe - kasma hareketleri gibi.
               İçe basma problemi ise beraberinde başka bir problem yoksa genelde 2 yaş civarında kendiliğinden geçer, özel aparat, ayakkabı ve egzersizlere ihtiyaç duyulmaz. Çarpık ayak gibi bir problemde ise uzman hekiminiz gerekli tedaviyi uygulayacaktır.
              5 yaşına kadar çocukların kas ve kemik yapıları olarak oldukça esnektir. Jimnastik gibi sporlara başlamak için en ideal yaşlar da bu yaşlardır. Bu süreçte bir çocuğun ne kadar esnek olduğunu oturma şeklinden vs. anlayabilirsiniz. Ancak 5 yaş sonrası bazı dengesiz duruş ve oturuş şekilleri zor çözümlenebilir problemlere yol açabilir. Arkaya dayanmadan oturma, sürekli tabure gibi arkalıksız bir eşyada oturma, ders çalışma, okul sırasında otururken ayakları parmak ucunda kaldırarak yana doğru açma gibi bozuk duruş ve oturuş şekilleri gelişme çağında sırt eğrisinin yuvarlanması, postur bozukluğu ve kambur durmaya yol açabilir.




             Unutmadan çocukluk çağı sağlık problemlerinden biri de bulaşıcı çocuk hastalıkları. Ama uyarım çocuklar için değil biz yetişkinler için. Çocuğunuz okul yaşına geldiğinde kendi annenizden hangi bulaşıcı çocuk hastalıklarını geçirdiğinizi mutlaka öğreniniz. Zira geçirmediğiniz bir hastalığı çocuğunuzla birlikte geçirmeniz kuvvetle muhtemel. Tecrübe ile sabit durum, kızım 4 yaşına geldiğinde ( ben 34 yaşımdaydım ) beraber suçiçeği çıkarmamız ile gerçekleşmişti. Suçiçeğini kızım çok hafif atlatırken ben daha ağır ve uzun süreli geçirdim, yetişkinlerde çocuk hastalıkları bazen yüksek ateş nedeniyle tehlikeli olabiliyor.
           
             Ebeveyn olmak gözü kulağı sürekli açık tutmak demek. Annelik - babalık ömrümüzün sonuna kadar yapılacak, devam eden bir görev. Hayatımızın belli bir dönemi ne yazık ki çocuklarımıza endeksli. Ancak bu süreyi olabildiğince az problemli ve kaliteli geçirmek kısmen de olsa biraz da biz yetişkinlere bağlı. Elimizde olmayan sağlık problemlerinin dışında ev kazaları gibi durumlardan da bebeklerimizi - çocuklarımızı korumak mümkün. Bir çocuk hiç düşmeden, canı yanmadan büyüyemez ama bazı durumlarda önlem alabilecekken almamak mantık dışı sanırım. Mesela mutfakta, ocakta demlik, tencereleri arkaya koymak, tava sapını arkaya çevirmek, sokakta çocuğumuzu kaldırım tarafında yürütmek, kaldırım yoksa onun solunda olacak şekilde elini tutmak, çok büyük tehlikeleri önleyebilecek ufak önlemlerdir.  Bu liste uzar gider.





            Sevgiler ve sağlıklı günler...
         



          * Bu yazı şahsım tarafından derlenmiş olup, kişisel deneyim ve sabit tıp bilgi ve araştırmalarını  içerir. Kopyalanması ve izinsiz kullanımının tespitinde yasal suç ve yaptırımlar uygulanır. Yazıdan yola çıkarak kendi araştırma ve derlemelerinizi yapabilme hakkınız bulunmaktadır.        

8 Mayıs 2014 Perşembe

3 YAŞ SONRASI BEBEK KONTROLLERİ - BÖLÜM : 1 - AŞILAR

                Evlatlarımız bizler için çok önemli. Beden ve ruh sağlığı aynı paralelde yetişen bebek - çocuklar geleceğin sağlıklı ebeveynleri demek. Yeni doğan bebeğiniz özel veya genel ortalama 1 yıl içerisinde ( extra bir sağlık problemi olmadığı sürece ) çok sık hekim kontrolüne gider. Ayda 1 kez genel sağlık durumu, boy, kilo artışı, baş çevresi ölçümü, aşıları hekiminiz tarafından takip edilir. 1,5 - 2 yaş civarında tahmini olarak son kalan birkaç aşısı da bitecektir. 2,5 yaş civarında ise son dişlerinin çıkmasının ardından hekim ziyaretleriniz artık iyice seyrekleşmiş olacaktır.

                3 yaşından sonra hem bebeğinizin büyümüş olması hem de büyümesiyle orantılı olarak mukavemet ve bünyesinin kuvvetlenmesiyle daha az hastalanır hale gelir. 3 - 5 yaş arası rahatsızlıkların başında soğuk algınlığı, boğaz enfeksiyonu, orta kulak iltihabı, alerjiler ve bulaşıcı çocuk hastalıkları gelebilir. Bu dönemden sonra artık eskisi gibi hasta olmadığı sürece ayda  1 kez kontrollere gitmesine gerek yoktur. Netten rahatlıkla bulabileceğiniz kız ve erkek bebekler için ayrı ayrı hazırlanmış olan boy - kilo takip tablolarından bebeğinizin gelişimini takip edebilirsiniz. Ancak yine de bu tablolar ya da tombik bebekler görmeye alışkın yaşlı ebeveynler referans değildir. Hekiminizin muayenesi sizin için referans olmalıdır. UNUTMAYIN her bebek kendine özgüdür. Boy, kilo ve motor gelişimleri başka bebeklerle değil de kendi içinde ölçülmelidir. Lütfen bebeklerimizi başka bebeklerle KIYASLAMAYALIM.
               Bununla beraber 3 yaş sonrası ortalama 6 ayda bir yaptıracağınız kontroller bebeğinizin genel sağlık kotrolleri hakkında sizi yönlendirecektir. Baş çevresi ölçümü ve hekiminizin  gerekli görmesi ya da sizin isteğiniz doğrultusunda yapılacak kan testiyle kansızlık vs. gibi durumlar için de ufak önlemler alınabilir.

                     3 - 5 yaş arasında ise çok fazla bilinmeyen, gözden kaçabilen birkaç sağlık önlemi ile bebeklerimizin daha sağlıklı bir hayatı olabilir. Burada anlatacaklarım anne - babaları huzursuz etmek, pipirikli bir hale getirmek veya en ufak bir durumdan şüphelenmeleri değil. Evet onları çok sever ve her türlü kötü durumdan korumak isteriz hele de uzun sürelerden sonra bebek sahibi olduysak ama kavanozda çocuk yetiştirmek gibi bir mantık da doğru değil. Bu noktada önemli olan çocuklarımızla ilgili bir durumun önceden tedbirini alarak bazı hastalıklara karşı erken teşhis sağlamak, onların ve dolayısıyla da ebeveynlerin sağlıklı bir yaşam sürmesini sağlamaktır.

                   Önce AŞILAR;




                               Hepatit B : Hepatit B aşısı
                               BCG : Verem Aşısı ( Basille Calmette - Guerin )
                               Da BT - İPA - hib : Difteri, Boğmaca, Tetanoz, İnaktif Polio, Menenjit, Karma aşı
                               KPA : Konjuge Pnömokok ( Zatürre ) aşısı
                               KKK : Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak aşısı
                               OPA : Çocuk Felci ( Oral Polio ) aşısı
                               Td : Erişkin tipi Difteri, Tetanoz aşısı
                               R : Rapel ( Pekiştirme )  
                 
                      Yukarıdaki tabloda Sağlık Bakanlığı tarafından  ülkemizde uygulanan aşı takvimini görmektesiniz. Büyütmek için lütfen üzerine tıklayınız. ( Fotoğraflar alıntıdır ). Devlete ait tüm sağlık kuruluşlarında aşıların tamamı ücretsiz olarak gerçekleştirilmektedir. Aşıların büyük bir kısmı tüm dünyada sağlık sistemiyle sonuna kadar övünebilecek kalitede olan bazı ülkelerin takvimiyle hemen hemen aynıdır. Bazı ufak farklarla tabii. Bazı Avrupa ülkelerinin yeni doğan zorunlu sağlık koşullarını ise gelecekte torunlarımız için umut edebiliyorum sadece.
                     HEPATİT A AŞISI : Devlet politikası tarafından 2012 yılından itibaren zorunlu hale gelen Hepatit A aşısı, bazı kurumlar tarafından hala yapılamayabiliyor. En büyük nedeni ise aşı temininin zorluğu. Hepatit B ve C aşısı konusunda bir sıkıntı yokken A ' da durum bu. Ben biraz da çok fazla önemsenmemesine bağlıyorum. Lütfen bebeğinizin aşı kartının hekiminizle konuşarak sorgulayınız ve kontrol ediniz. Size tüm bilgileri vermek zorundalar. Hepatit A aşısı 18 ve 24. aylarda olmak üzere 2 doz olarak aşı kartında uygulamaya alınmış ancak bebeğinizin aşılarını veye sadece Hepatit A aşısını kendiniz yaptırmak istiyorsanız 3. bir dozu daha ilave ederek 30, 36. ay arasında yaptırabilirsiniz.
                    PNÖMOKOK HASTALIKLARI AŞISI : Pnömokok, vücudun farklı bölgelerinde ciddi enfeksiyon hastalıklarına yol açan, orijinal adı  STREPTOCOCOCUS PNEUMONİAE olan bir bakteri türüdür. Başlıca neden olduğu hastalıklar,
                                                               1 - ZATÜRRE,
                                                               2 - SİNÜZİT,
                                                               3 - MENENJİT,
                                                               4 - ORTA KULAK İLTİHABI,
                                                               5 - KAN İLTİHABI ' dır.
Pnömokok hastalıkları aşısı da bu 5 hastalığı kapsamaktadır. Pnömokok hastalıkları ile ilgili ayrıntılı bilgiyi  buradan edinebilirsiniz.
                 2007 - 2008 yılları arasında sağlık bakanlığı SEN KORK PNÖMOKOK adı altında TV reklamlarıyla resmi bir bilinçlendirme politikası başlattı ancak beklenen ilgiyi görmedi. Bu aşamadan sonra Pnömokok aşısı, aşı takvimine eklendi ancak küçük bir farkla aşı söylenildiği gibi 5 hastalığı kapsamıyor. Yukarıdaki aşı takviminde Konjuge Pnömokok Aşısı olarak yer alan aşı sadece ZATÜRRE aşısını içerir. Bu durumda kalan 4 hastalık için kendi başımızın çaresine bakmamız gerekiyor.
                PEKİ PNÖMOKOK HASTALIKLARI AŞISI ÇOCUĞUMUZA NE SAĞLAR ? 
Ortalama 4 yaş sonrası ister evde olsun ister yuva, anaokulu vs. gitsin bebeğimiz iyice dışarı hayatına girmeye başlamıştır. Sizinle beraber sosyal ortamlarda bulunduğu sürelerde eskisine göre daha fazladır. Sizin eşliğinizde sokakta, parkta oynama zamanı fazlalaşmıştır. Bunlarla beraber yuva vs. gibi ortamlarda bulunan bebeklerin evde bulunan bebeklere göre hastalanma riski % 35 daha fazladır. Elbette ki bağışıklık sisteminin gelişmesi için belli bir orandaki basit bakteri ve enfeksiyonlara alışması gerekiyor. Basit soğuk algınlığı, boğaz enfeksiyonu, öksürük ve kulak enfeksiyonu dışında, bebeğiniz yılda 6 kezden fazla boğaz enfeksiyonu oluyorsa, kronik öksürük problemi varsa, özellikle erkek çocuklar kız çocuklara göre % 40 daha fazla akut ( hızlı başlayan - kısa süreli ) orta kulak enfeksiyonu ( otitis media ) olurlar. Ancak belli bir sayıdan sonra geçirilen akut orta kulak enfeksiyonu kronik ( sürekli - geçmeyen ) bir hale gelir ve antibiyotiklerden bile  fayda görmez bir noktaya gelirsiniz. Sürekli antibiyotik kullanımının ise çocuklar üzerinde diş problemleri, asabiyet, istahsızlık, kabızlık ve daha birçok problem yarattığını ise pek çok anne biliyordur. Üst solunum yolu hastalıklarının neredeyse tamamı birbirini tetikler.
                  Bunun dışında kalan Menenjit ve Kan iltihabı gibi hastalıklar neredeyse ortaçağ hastalığı olmasına rağmen 21. yüzyılda ülkemizde tekrar hortlamış durumda ve korkulu rüya olmakta. Kişisel sağlık, temizlik, hijyen kurallarına uyulmadığı takdirde hastalıkları bir sağlık kurumundan almış olmak bile mümkün, ne yazık ki ülkemiz için çok üzücü bir nokta. Kayıtlara geçmemiz binlerce viral hastalık sahibi sayısı günden güne artmakta ve pek çok kişi kendinin, çocuğunun bile hasta olduğunu bilmemekte.
                  Pnömokok hastalıkları aşısı, çocuğunuzun büyüyerek kuvvetlenen bünyesinde soğuk algınlığı gibi basit hastalıkları bile daha kolay atlatmasını sağlar. Hastalığın ortalama 7 - 10 gün olan süresi 5 - 7 güne kadar kısalabilir. Hastalandığı zaman ateşi 38, 5 derece üzerine çıkmaz. Hastalandığı süre içerisinde sosyal aktivite ve diğer uğraşlarına daha rahat devam edebilir.
                 PNÖMOKOK HASTALIKLARI AŞISI NE ZAMAN VE KAÇ DOZ UYGULANIR ?
Pnömokok hastalıkları aşısı çocuklarda belli yaş aralıklarında belli dozlarda uygulanabilir. Bununla beraber 50  yaş üzeri yetişkinlere de uygulanabilir. Bebeklerde tavsiye edilen başlangıç bağışıklama serileri her biri 0,5 ml. aşıdan oluşan 3 dozdan oluşur. İlk doz genellikle 2. ayda verilir. Uygulamalar dozlar arasında genellikle 1 aylık aralıklar bırakılarak yapılmalıdır. İlk doz en erken 6 haftalık verilebilir. Yani 0 - 1 yaş arası bebeklerde 3 doz, 1 - 3 yaş arası bebeklerde her biri 0,5 ml. olan ve dozlar arasında 2 aylık ara bulunan 2 doz ve 3 - 5 yaş arası çocuklarda tek doz olarak uygulanır.  Bebeğiniz, 5 yaşına kadar kadar yukarıdaki hastalıklardan orta kulak iltihabı, sinüzit, soğuk algınlığı gibi hastalıkları kronik olarak geçirmediyse pnömokok hastalıkları aşısını ortalama anaokulu yaşı ( tam anlamıyla kalabalık ortama girme yaşı da diyebiliriz ) olan 5 yaş civarından yaptırmanız daha mantıklı olabilir.
               Tercih size kalmış tabii, aşı işi biraz pahalı ve zahmetli bir iş, amacım herhangi bir ilaç firmasının reklamını yapmak ya da siz sevgili okuyucularıma haddim olmayarak çocuklarınızı nasıl yetiştireceğinizi söylemek değil. Kendi tecrübelerimi sizlerle paylaşmak ve tıbbi bilgi birikimim doğrultusunda sağlıklı nesillerin yetişmesine yardımcı olmak. Pnömokok aşısını şu an ülkemize getiren tek ilaç firması bulunuyor. Ancak ben burada doğru olmayacağı için aşıyı getiren ilaç firmasının adını ve aşının adının vermiyorum. Çocuk hekimleri bu konuya hakimdir aşı adını ve firmasını bilirler. Bu konuda hekiminize danışarak gerekli bilgileri alabilirsiniz.
              Yukarıda bahsettiğim her iki aşı da yapıldıktan sonra karma aşı vs. gibi bebeğinizi yıpratıcı etkiye sahip değildir. Sağlıklı bebek ve çocuklar mutlu, okul hayatında standart, basit hastalıklara bağlı neredeyse hiç devamsızlığı olmayan ve dolaylı olarak da mutlu ebeveynler demek. Yazımın 2. bölümünde diğer genel sağlık kontrollerine değineceğim, 2. bölümde görüşmek üzere.

                Sağlıklı günler dileğiyle.........


               Unutmadan, devam eden ilkbahar ( Anneler Günü ) çekilişi hala devam ediyor, katılmak isterseniz tık tık.

             

               * Bu yazı şahsım tarafından derlenmiş olup, kişisel deneyim ve sabit tıp bilgi ve araştırmalarını  içerir. Kopyalanması ve izinsiz kullanımının tespitinde yasal suç ve yaptırımlar uygulanır. Yazıdan yola çıkarak kendi araştırma ve derlemelerinizi yapabilme hakkınız bulunmaktadır.        

1 Mayıs 2014 Perşembe

PERİSSCOPE BLOG İLE İLKBAHAR ÇEKİLİŞİ ! ( KAPANMIŞTIR )

                İlkbahar çekilişi dedim ama aslında bu sanırım bir Anneler Günü çekilişi. Bu tür tematik günlerin bazılarına karşı olsam da, Anneler Günü bahane, hediye vermek şahane diyorum ve sözü fazla uzatmadan armağanlara geçiyorum. Bu kez herkes için bir armağan vermek istedim, arasından beğeneceğiniz, kendinize uygun bir tane mutlaka bulursunuz diye düşünüyorum. Bu çekiliş 3 paketten oluşuyor;

1 . PAKET : Annenize, belki kayınvalidenize, teyzenize, yengenize veya kendinize, normal - kuru ciltlere uygun bir cilt bakım seti.
- Divinia Cleansing Milk,
- Loreal Üç Etkili Cilt Düzgünleştirici Kadifemsi Tonik,    
- Garnier 24 Saat Günlük Nemlendiricİ SPF 20,
- Avon Anew Clinical Eye Lift Pro Dual Eye System Göz Kremi,




2 . PAKET : Kendi bebeğinize, yeğeninize, arkadaş bebeğine unisex bebek güncesi, 2 adet, dolayısıyla bu paketin 2 kazananı olacak.




3 . PAKET : Yukarıdaki ürünlerle işim olmaz, kendim için bir şeyler arıyorum diyorsanız yazlık güzel ve canlı göz makyajları yapabileceğiniz birkaç küçük ürün;
 - Hello Kitty 4 ' lü göz farı, no : 02,
 - Boots Botanics 3 adet tekli göz farı, no: 5, 68 ve 85
 - Essence Long Lasting göz kalemi, no: 09,
 - Ecotools Full Eyeshadow far fırçası,




                Katılım koşullarına gelecek olursak, yapmanız gerekenler çok basit GFC ve Bloglovin' den izleyicim olmanız ve hangi paketi istediğinizi yorum kısmına geçerli bir elektronik posta adresi ile bırakmanız.
                Bunun dışında, blog duyuruları için + 1 ve Twitter ( twitter takip zorunluluğu bulunmamaktadır ) duyuruları için de + 1 katılım hakkı bulunuyor. Blog ve twitter duyuruları yaptığınız takdirde linkleri paylaşmanız gerekmektedir. İnstagram uygulaması da kullanıyorsanız ( takip zorunluluğu yoktur ), yayınladığım fotoğrafı kendi hesabınızda
# perisscopeilkbahar etiketi ile paylaştığınız takdirde + 1 katılım hakkı daha elde edeceksiniz. İnstagram hesabınız sizi görebilmem için açık olmalıdır.
               Çekiliş 15 Mayıs 2014 Perşembe, saat 20. 00 ' da sona erecek.

               HERKESE BOL ŞANS......