29 Mayıs 2013 Çarşamba

URBAN DECAY EYESHADOW PRIMER POTION

                 Benim için tam bir başarısızlıkla sonuçlanan Essence far bazı tecrübesinden sonra aklımda olan diğer far bazı seçeneklerini mıncıklamak için Sephora mağazalarına gittiğimde, sanıyorum Şubat ayı hot now ürünlerinden biri olarak ülkemize gelen Urban Decay Primer Potion far bazını bir daha bulamayacağımı düşünerek edinmiş bulunuyorum.
                  Kendisi % 65' i yağlı göz kapaklarına sahip Türk kadınlarının milli makyaj malzemesi olarak zaten ülkemize gelmeden önce de kalplerde taht kurmuştu. Ulaşabilenler yurt dışından veya astronomik fiyatlarına rağmen netten vs. edinmişti. Edinemeyenler arasında olan ben, dedim ki neyim eksik aksine göz kapaklarımda fazla yağım var deyip Nars ve Too Faced ile tanışmayı başka bahara bıraktım.




               Kozmetik blogları arasında yazmayan, yorumlamayan kaldı mı bilmiyorum? Alalı oldukça uzun zaman oldu dediğim gibi sanırım Şubat ayıydı. Havaların ısınması nedeniyle far bazı durumu tekrar gündeme geldi. Üzerinde yazan  '' long-lasting eyeshadow base'' cümlesinin sonuna kadar arkasında duran bir far bazı kendisi. Sadece yağlı gözkapaklarının üzerinde farınızın yelpaze görüntüsünü yani çizgi çizgi olmasını engellemek için değil ayrıca uzun süre sabit tutmak ve farın rengini daha iyi vermek gibi amaçlarla da kullanabiliyorsunuz.
      



               Daha önce Artdeco ve Sephora'nın kendi küçük kavanozdaki far bazlarını da kullanmış biri olarak Essence far bazının aplikatörlü ucunun daha kullanışlı olacağını düşünmüştüm ancak aplikatör uçlar her türlü üründe hijyenik değil maalesef. Urban Decay Primer Potion (UDPP) tüp şeklinde ve uç kısmı tıpkı bazı göz kremlerinde olduğu gibi uzun bir şekilde geliyor. Kullanım açısından son derece kolaylık sağlayan bu tip uç, kontrollü bir şekilde ürün gelmesini sağlıyor.




               Parmağımdaki miktar, çok geniş göz üstü mesafesine sahipseniz tek göz için kaş altına kadar yetecektir. Daha küçük göz kapağı üstü mesafesi için ise iki göze yetebilir. Parmak uçlarınızla göz üstü ve hatta isterseniz alt kirpik kirpik diplerinize uyguladığınız ürün, çok kısa bir sürede sabitleniyor. Ben sürdükten sonra hafif bir gerilme hissi yaşıyorum ancak rahatsız edici boyutta değil. Yaklaşık 40-50 saniye sonra far sürme aşamasına geçebilirsiniz. Ürünün herhangi bir kokusu yok, renk olarak orjinal olarak adlandırılan ten renginde, sürdükten sonra rengi nötrleniyor ancak M.A.C paint pot ve benzeri ürünlerde olduğu gibi göz kapağı rengini düzeltme gibi bir özelliği yok.




             Yukarıdaki fotoğrafta üstteki far bazsız, alttaki far baz ile elimin üzerine uygulanmış durumda. Renk olarak üstteki ne kadar solgun ve cansız bir yeşil ise alttaki de bir o kadar canlı ve olduğundan daha koyu duruyor. Basit bir far bile yağlı göz kapaklarımda 12-14 saat civarında kıpırdamadan kalıyor. Yaz sıcaklarında terlemede durumunda da aynı performansın olacağını düşünüyorum çünkü benim gözkapaklarım kış mevsiminde de oldukça yağlı ayrıca ileri yaş durumunun da önemli bir faktör olduğunu düşünüyorum.




           Ürün 11 ml.cik mini mini bir miktar ancak bu kadar kullanımla 365 gün göz makyajı yapan birine bile çooook uzun süre yeter diye düşünüyorum. Ürünü bir de üzeri şeffaf altı kadifemsi plastikten dış ambalajı bulunuyordu ancak yine, yine ve yine aldığımda blog olmadığı için üzerini okuyup attım. Şu anda Sephora mağazalarında satışta olmayan UDPP 49 tl.den satışa sunulmuştu. Ürünün orjinal renginden başka birkaç rengi daha bulunuyor, aynı zamanda kullanışlı olmayan eski ambalajın değiştiğini gösteren netten bulduğum alıntı bir fotoğrafı ekliyorum. Diğer renklerin nasıl olduğunu ise izinsiz fotoğraf kullanmak istemediğim için netten aratmayı size bırakıyorum. Ayrıca markanın orjinal sayfası için buraya tıklamanız yeterli.


                    

                Unutmadan geçtiğimiz aylarda Sephora, markanın çok popüler olan NAKED 2 ve NAKED BASICS paletlerini de satışa sundu ve Türk kadınlarının Urban Decay aşkına dayanamayarak L'OREAL bünyesinde en geç 2014 yılı içerisinde tüm ürünleri satışa sunma kararı aldı. Fiyatlar Benefit gibi olmasa bari diyerek ve arada İstanbul'u ziyaretlerimde edinebileceğimi  düşünerek farınız hiç bozulmasın diyorum. 

              Sevgiler...

27 Mayıs 2013 Pazartesi

YÜZ İÇİN LİKİT ÜRÜN FIRÇALARI - 1- e.l.f. STUDIO STIPPLE BRUSH

                Yüz için kullandığım fırçaları tanıtmaya likit ürün fırçalarından başlamak istedim, elf stipple brush en eski fırçalarımdan biri. Likit ürünlerden kasıt baz, renkli nemlendirici, kıvamına göre BB krem, fondöten ve hatta bazen sadece nemlendirici. Tercih size kalmış. Fırçayı bu tip ürünlerin tamamında kullanabileceğiniz gibi bazen koyu renkli toz ve krem allıkları dağıtmak veya sadece kaza ile elinizin ayarı kaçıp yoğun sürülmüş ürününüzü dağıtmak için kullanabilirsiniz.




           E.l.f. stipple brush duo fibre olarak adlandırılan çift renkli ve iki çeşit kıl yapısına sahip kıllardan oluşmuş bir fırça. Siyah kısa ve siyah kıllardan biraz daha uzun beyaz kıllardan oluşuyor. Kılları sentetik ama çok yumuşak, kıl yapısı seyrek.




              Sapı siyah tahta, boyu 14 cm., ferrulesi siyah parlak metal, çapı 1,5 cm. civarında. Sapında beyaz renkte markanın baskısı ve ne fırçası olduğu yazıyor. Yaklaşık 4 yıldır kullanıyorum M.A.C fırçalardaki gibi herhangi bir çıkma durumu yaşamadım.




              Kullanım şekline gelince, stipple denmesinden mütevellit normal bir fırça gibi değilde tüm ürününüzü yüzünüze pıt pıt dağıtma şekliyle yani noktalama yaparak uyguluyorsunuz. Bu şekilde uygulama yaptığınızda tamamiyle homojen bir şekilde dağılmış, ince bir sonuç ile karşılaşıyorsunuz, ancak ürünü uygulamak biraz zaman alıyor. Bu şekildeki fırçaları seviyorsanız uygulama sonucundan memnun kalırsınız. Bu fırça M.A.C 187 fırçanın muadili olarak gösteriliyor ben ilk önce bunu alıp  daha sonra karar verirsem M.A.C fırçayı almayı düşünmüştüm iyi ki de öyle yapmışım çünkü her türlü ürün uygulamam sonucu çizgilenme gibi bir sonuç ile karşılaştım ve bu durum benim hiç hoşuma gitmedi.Tabii bu durumda benim kullandığım ürünlerinde rolü olduğunu düşünüyorum. Sonrasında ise hayatıma başka fırçalar girdi onları da ilerleyen günlerde yazacağım.
            Bana göre ne yazık ki fırça seçiminde başarıya deneme yanılma yoluyla ulaşılabiliyor. En başta ürün seçimine göre değişse de, yüz şekli, cilt yapısı ve hatta el yapısı bile çok önemli. Ben yapı itbariyle kısa tüylü, sık ve uzun sapılı fırçalarla rahat ve doğru uygulamalar yaptığımı zaman içerisinde gördüm.




              Ben fırçayla bu tip uygulamalar yapamadığımı görünce bana göre koyu renkte olan allıkları çok daha hafif uygulamak için kullanıyorum, birkaç kez baz, birkaç kez pudra dağıtmak için kullandım hatta yanımda başka fırça olmadığı zaman aydınlatıcı uygulamışlığım bile var. Üzerindeki beyaz kısmının pembe renkte olmasının nedeni fırçayla en son allık uygulamış ve temizlemeden size tanıtıyor olmamdan kaynaklanıyor. İlk ve ikinci yıkamada birkaç kıl dökmesinin ardından bir daha kıl dökmediğini de söylemeden geçmeyeyim.




          Fırçanın üstten görünüşü de bu şekilde sıklığı ve kıl yapısı hakkında fikir verebilir diye düşünüyorum. E.l.f. ürünleri uygun fiyat, ürün çeşitliliği ve bazı ürünlerinin birçok pahalı markaların muadili olarak gösterilmesi nedeniyle özellikle yurt dışında çok popüler. Ülkemizde olmayan markanın ürünlerini Amerika veya U.K adresli sitesinden inceleyebilirsiniz. U.K sitesi bazen free shipping yapıyor ancak yurt dışı alışverişlerinin risk içerdiğini belirteyim. Ben bu fırçaya 20 tl. karşılığında şuradaki siteden sahip olmuştum. Ancak ben aldığım zaman site böyle değildi, şu an sapıtmış durumda, ürünlerin hiçbiri stokta görünmüyor ve telefon numaralarına çok zor ulaşılıyor. Telefonla zar zor görüşmemde özellikle e.l.f ürünlerinde bir sıkıntı olduğunu söylediler ama siteyi ürün devamlılığında problem olduğu için güncelleyemiyorlarmış. Buradan daha başarılı girişimcilere sesleniyorum.

                                       Sevgiler.......     

23 Mayıs 2013 Perşembe

PRESTIGE TEKLİ FAR

                     Son birkaç yıldır hiçbir yerde rastlamadığım bir marka Prestige. Hatırladığım kadarıyla bir Hollanda markası  Bu farı alalıda bir 5 yıl kadar oluyor sanırım.




                    İstanbul dışındaki memleketimden bir parfümeriden almıştım sonrasında parfümeride kapandı ve ben keşke  markanın birkaç ürününü daha alsaymışım diye çok yandım.




                 Yapı olarak biraz sert, simli olmasının sert yapısında etkisi var diye düşünüyorum. Sert olmasına rağmen fırçaya gelişi güzel, tozutmuyor, renk vermesi, kalıcılığı ortanın üzerinde baz ile çok daha iyi tabii. İlk aldığımda çok kullandım sonra bir dönem hiç kullanmadım bu aralar tekrar gözdem oldu.




             Renk olarak çok güzel bir koyu altın sarısı  (sanırım adı golden sun idi ) koyu diyorum çünkü okside olmuş gibi bir ton. İçindeki simler büyük parçalar halinde değil, gündüz bile tek başına sürüldüğünde kötü ve çok parlak bir renk gibi durmuyor. Onun dışında özellikle koyu yeşil, koyu kahve ve siyah mat farla çok güzel uyum sağlıyor. Arka üst etiketi vardı muhtemelen ama kopmuş sanırım, alt etiket hala duruyor ve içerik listesi de bu şekilde.




             Daha önce Prestige farların diğer birkaç rengi ve bazı ürünlerini sevgili Miskinkek de yazmıştı. Fiyatı konusunda yardımcı olamayacağım çünkü hatırlamıyorum. Olurda bir yerlerde denk gelirseniz Prestige ürünlerini kaçırmayın derim. Markanın kendi sayfasına ulaşmak içinse buradan buyurun lütfen. Ben bu ürünü alırken birde Gosh markasına ait çift fazlı bir göz makyajı temizleyici almıştım. Kendisi bu zamana kadar kullandığım en iyi göz makyajı temizleyiciydi. Gosh bir Danimarka markası, değişik ürünleri denemeyi seviyor iseniz ve karşınızada  çıkarsa belki bir fikir verebilir diye düşündüm. Gosh markasının kendi sayfasına ulaşmak içinse buraya bakmanız yeterli.   
            

22 Mayıs 2013 Çarşamba

FLORMAR TERRACOTTA POWDER - 25

            Flormar ürünlerinden hiç yoksa bir tanesini kullanmayan yoktur herhalde. Oje, ruj, far tamam da yüz ürünlerine karşı nedense çok ön yargılıydım. Kış mevsiminin başında Misspera' dan güzel bir indirim oranı alınca gözümü karattım. Markanın birkaç yıldır Türk kozmetik bloglarının da bol miktarda artmasıyla potansiyeli farkederek yabancı markalar gibi çeşitli zamanlarda koleksiyon çıkartması ve Fransız kozmetik markası Yves Rocher ile olan ortaklığı ürün çeşitliliğini arttırmalarına neden oldu diye düşünüyorum. Hala mesafeli yaklaştığım ürünleri yok değil tabii, onu da söylemeden geçmeyeyim.
            Ancak gözümü karartarak aldığım ürünlerden oldukça iyi bir memnuniyet yaşadım. Terracotta Powder - 25.






               Terracotta pudra benim için kullanılması neredeyse olanaksız bir durumken ( MAC MSF' lerde öyle mesela ) uygun renk seçildiğinde o kadar da korkulacak birşey değilmiş. Uygun renk diyorum çünkü yaz - kış terracotta kullanacağım diye çamurdan savaş boyası sürülmüş ve dağıtılmamış ablalara rastlamak her zaman her yerde mümkün. Ayrıca benim cilt rengim de bu tür ürünlere hep tedirgin yaklaşmamın bir nedeniydi.
               Flormar terrecotta pudra ilk tecrübemi yaşadığım ve tedirginliğimi üzerimden atan güzel bir ürün oldu. Ambalajı kocaman, bu beyaz ambalaj sanırım eski versiyon şu anda raflarda siyah ambalajlar var ama beyaz kaplı ambalajları da hala bulmanız mümkün. İçinde yine oldukça büyük rahat kullanım sağlayan büyük bir aynası bulunuyor, fırçası yok.   
              Terracotta, arkeolojik anlamı itibariyle pişirilerek yapılan toprak kap ve kullanım eşyalarına eski dilde verilen ad aslında. Terracotta kozmetik ürünleri de pişirilerek yani baked denilen şekilde üretilen kozmetik ürünleri. Kozmetik ürünleri, katılaştırma ve şekil verme işlemi üretim aşamasında kimyasallarla veya böyle fırınlanarak gerçekleştiriliyor. Fırınlanma işlemi yapılacak ürünlerde daha az katılaştırma kimyasalı kullanılıyor çünkü ardından fırınlanmaya gönderiliyor. Fırınlama sonrasında üzerinde oluşan kabuklanmış tabaka ürünün çok daha ince olmasını ve daha kolay dağılmasını sağlıyor ancak fırınlanmış ürünlerin daha kolay kırılabileceğini unutmayın.




                25 Nolu renk yakından böyle, içinde turuncu, yeşil ve az miktarda pembe tonlarından karışık damarları bulunuyor, renk karışım oranı her üründe değişebiliyor, aldıktan sonra kozmetik marketlerde aynı renge baktığımda bazı renk tonlarının biraz daha fazla olabildiğini görmüştüm. Muadili ürünlerle kıyaslayanlar çok, ben sahip olmadığım için bir kıyaslama yapamayacağım ama M.A.C in bazı MSF' leri ile diğer renkleri benzetenler çoğunlukta. Benim M.A.C mağazalarında mıncıkladığım kadarıyla MSF' ler yapı itibariyle daha yumuşak.




             Yapısı sizin elinizin ayarına bağlı ince bir uygulama ile hafif, yoğun bir uygulama ile koyu bir görüntü elde edebilirsiniz, içinde güzel ışıltıları var büyük sim parçaları şeklinde değil yine uygulamaya bağlı olarak ışıltı miktarını da isteğiniz doğrultusunda arttırabilirsiniz. Pudra olarak tüm yüzüme kullandığımda koyu durabiliyor çok  hafif kullanıyorum, onun dışında ben bronzer ve allık olarak deneme yaptım sonuç daha güzel oldu. Kalıcılığı gayet iyi. Özellikle daha açık renkleri tüm yüze uygulandığında güzel bir canlılık ve renk bütünlüğü verir diye düşünüyorum.




            Parmağımın ucundaki renk daha koyu çıkarken elimin üzerindeki renk biraz daha dağıldığı için daha açık çıkmış. Ürün 9 gr., 18 ay kullanım süresi var, benim gibi biri için torunlarıma bile miras kalabilecek bir ürün, ne zaman biter bilmem üzerindeki tombik kısım daha yeni yeni birazcık aşınmaya başladı.




            İçerik listesi de bu şekilde, en başta talc geliyor. Simli olmayan ürünlerin bile kendiliğinden bir parlaklığı olmasının baş nedeni. Ortalama 27 tl. civarında tüm kozmetik market, mahalle parfümerileri veya online olarak bulmanız mümkün. Terracotta ürünlere mesafeli yaklaşanlar için başlangıç yapmak adına tercih edilebilecek bir ürün diye düşünüyorum. Ben bronzer olayındaki tedirginliğimi bu ürünle üzerimden attığıma göre bundan sonra gelsin başka bronzer denemeleri diyorum mesela aklımda başka birkaç markadan ama yine koyu tonlu olmayan renkler var.
           Sadece ülkemizde değil Avrupa ülkelerinden özellikle Almanya' da da çok popüler olan Flormar ürünlerini daha yakından incelemek için tık tık.
           Son bir not; erkekler bu terracotta olayından % 65 oranında nefret ediyormuş ve nefret etmelerinin sebebi uygun seçilmeyen renk ve dağıtılmamış örneklerden kaynaklanıyormuş.        
                   

          Sağlıklı ve bol güneşli günler dileğiyle.........
       

21 Mayıs 2013 Salı

KARDEŞ BLOG BeHeR-tasarım

                      Eğitim camiasının sonsuz neferlerinden sevgili ablacığım ile ortak yaptığımız bazı çalışmalarımızı çeşitli aralıklarla sizlerinde beğenisine sunmak istedik. BeHeR- tasarım'ın  şimdilik az sayıdaki ama zaman zaman çeşitlenecek  ürünlerinden ilk olarak şeffaf el çantalarına bir gözatmak isterseniz sizi şöyle alayım.

INGLOT RUJ

          Inglot ruj, mağazalar kapanmadan önce yaptığım alışverişte karşıma çıkan bir güzellik. Allık, pudra ve ruj üçlüsü içerisinde en memnun kaldığım ürün bu ruj oldu.


        



                  Şık, metal ambalajı sade ve klasik. Standart bir kullanım kolaylığı sağlıyor, kapağı kolay açılıp, yıpranmaya sebebiyet vermiyor. Yapısı yumuşak, içeriğindeki E vitamini ve ayçekirdeği yağı sebebiyle nemlendirmesi çok güzel, kurutma vs. yapmadı öncesinde lip balm veya nemlendirici sürdüğünüzde daha kolay sürülüyor, birşey yiyip içmediğiniz takdirde ortalama 4 saat civarında kalıcı. Yumuşak yapısı nedeniyle dudaklarınızdaki kabuklanma vs. gibi bir durum varsa belli olabilir.
                         





               Renk no: 110 orta ton bir şeftali veya kahveye yakın biraz koyu bir nude de diyebilirim.Sim, sedef vs. içermiyor ama saten yapıda olduğu için kendiliğinden bir parlaklığı var. Rengi kahve bir dudak kalemiyle ve pembe tonlu bir dudak kalemiyle de kullandım hepsiyle uyum sağladı. Ayrıca benim dudaklarım doğası gereği kendiliğinden pigmentli yani soluk değil o yüzden hangi açık renk veya nude tonlu ruju sürersem süreyim olduğundan 1 - 2 ton koyu gözüküyor.
              Birkaç farklı ışıkta ve şekilde fotoğraf çektim ancak çok net çıkmadı yine de renk ve yapı olarak yardımcı olabilir diye düşünüyorum. Inglot ürünlerine artık ulaşmak oldukça zor ama bir yerlerde denk gelirseniz belki dikkatinizi çeker.







17 Mayıs 2013 Cuma

ISADORA ALLIK - PUDRA FIRÇASI

               Aslında fırça yazılarıma likit ürün için kullandığım fırçalardan başlamak istiyordum ama kullandığım en en en eski yüz fırçası ile başlamaya karar verdim böylelikle iyi bir fırçanın ne kadar uzun süre yıpranmadan sağ kalabildiğini göstermek istedim.




            Bu fırçayı şurada anlattığım göz farı ile birlikte 2001 yılında yurtdışından almıştım. Bu aslında 5 fırçadan oluşan bir setti ve ince güzel bir çantasıda bulunuyordu. Zaman içerisinde önce çantası yıprandı, setin diğer parçaları ise açılı eyeliner, sünger aplikatör, dudak fırçası ve normal bir düz far fırçasından oluşuyordu. Ben far fırçası, sünger aplikatör fırça ve açılı eyeliner fırçasını kullanıp dudak fırçasını kullanmıyorum diye arkadaşıma hediye etmiştim. Sünger aplikatör fırça kısa bir süre sonra hemen yıprandı, far fırçasınıda zaman içerisinde ben kullanıp adeta bitirdim. Eyeliner fırçasını ise hiçbir zaman eyeliner çekemediğim için kaş doldurarak kullanıyordum hatta yakın bir zaman kadar o da duruyordu ( yine blogdan önce ).
         Gelelim bu allık fırçasına aslında allık fırçası ama ufak bölgelerde pudra için de kullanılabilecek bir fırça. Hatta ben çok yapmadığım halde bir kaç kez kontür işinde de kullandım iyi sayılabilir. Eskiden fırça vs. gibi konularda daha bilinçsizmişiz sanıyorum, kontür falan bilmezdik, hele 90 'lardan sonraki makyaj modası bence çok kötüymüş, hatırlayanlar 80'leri falan hiç hatırlamasın zaten. Ama tabii o zamanlarda onlar modaydı ya da o zamanların trendi oydu mu demeliyim....




           Fırça çok büyük değil, hafif basık, uç kısmı yuvarlak, kılları doğal mı sentetik mi bilemiyorum ama sentetikse bile kesinlikle iyi bir taklon olmalı diye düşünüyorum çünkü ürünü tutuşu, yayışı çok güzel. Sapı ahşap, çok uzun değil ama kısada değil, benim fırçamın sapının uç kısmında zamanla hafif  bir yıpranma oldu bende eşime orayı aldırdım aşağı yukarı 1 cm. kadar kısaldı ( ilk resimde görebilirsiniz ). Ferrulesi( fırçanın sapı ile kılların olduğu kısmı birleştiren metal yüzük ) gümüş rengi metal. Ben el yapım itibariyle kısa saplı fıçaları kullanamıyorum bu yüzden kabuki fırçada hiç kullanamam.




          Bu da yandan görünüşü dediğim gibi çok büyük bir fırça değil. Fiyatını hatırlamıyorum ama fiyatı beraberinde aldığım göz farından oldukça fazlaydı. O kadar uzun yıllar kulanmama rağmen hiçbir yıkamada bir tane bile kıl dökmediğini de söylemeden geçmeyeyim. Fırça tercihleri yüz şekline, bütçeye ve hatta benim ki gibi el şekline göre bile değişen şekillerde tercih edildiğinde başarılı makyajların ortaya çıktığı bir gerçek. Zaman içerisinde fırça tercihlerinizin ne yönde olduğu ortaya çıkacaktır. Birinin kullandığı fırça ile siz rahat uygulama yapamayarak kontrol sağlayamayabilirsiniz, mesela benim büyük allık fırçaları ile allık süremediğin veya kısa saplı fırçalarla kontrol sağlayamadığım gibi. Ayrıca ihtiyacınız olan fırçaların tümünü birden aynı anda almak bütçe sarsabilecek bir durum olduğundan yavaş yavaş ama güzel bir koleksiyon oluşturmak en güzeli olabilir. İster pahalı ister uygun fiyatlı olsun bir fırçanın iyi bakıldığı takdirde uzun yıllar sizinle beraber olabilecek bir yatırım aracı olduğunu da unutmamak gerek.....
    
                   Kötü makyaj yoktur, kötü fırça vardır.....

16 Mayıs 2013 Perşembe

YVES ROCHER ARINDIRICI PEELING

                 Şurada yazısını yazdığım Phytomer peeling, yazısını yazdığım zaman neredeyse bitmek üzereydi, bittikten sonra ürün arayışına girmiştim. Ben daha önceleri tedavim sırasında Avene Cleanance serisinin Peel of Mask ürününü kullanmış hem peeling, hem maske oluşu hemde küçük tanecikleriyle hassas cildime zarar vermemesinden ötürü çok beğenmiştim. Çok methini duyduğum Yves Rocher' in kayısılı peelingini almaya gittiğimde mağazada görevli bayanla aynı anda karar vererek kayısılı peelingin partiküllerinin çok büyük olması nedeniyle cildime uygun olmadığına karar verdik. Kendisi bana markanın hassas ciltler için daha uygun olan diğer peelingi tavsiye etti.




              Ürünü daha önce birçok kozmetik blog yazarı yazdı genelde herkes
memnun kalmış bende memnun kaldım. İçeriğindeki tahıl özleri özellikle yulaf sayesinde ciltteki sebum fazlasını, ölü hücreleri arındıran, hassas ve problemli ciltler için uygun bir peeling.




             Haftada 1 - 2 kez hafifçe nemlendirilmiş cilde uygulanması ve ardından durulanması öneriliyor. Ben uyguladıktan sonra yüzümde bir miktar 5 - 7 dakika gibi bekletiyorum ardından Loreal yüz temizleyicilerin arkasından çıkan plastik aparatla ovalayıp temizliyorum. Uygulandıktan sonra verdiği temizlik hissi güzel ciltteki aydınlanmayı fark edebiliyorsunuz, uzun süreli kullanımlarda daha belirgin bir fark gözlemlenebilir.




           Elime sıktığım kadar olan miktarı tek uygulama için yeterli oluyor. İçindeki çok minik sanki plaj kumu kadar olan tanecikleri ilk başta fark edilmiyor, dağıttığınız anda hissediyorsunuz.




         Yukarıdaki fotoğrafta dağıtılmış halini ve benim temizlerken kullandığım aparatı görüyorsunuz. Bu plastik aparatla daha güzel bir sonuç alıyorum çok yumuşak ve tahriş yaratmıyor. Aynı zamanda peelig de herhangi bir tahriş vs. yaratmadı. Hafif bir kokusu var, kıvamı normal çok sıvı ya da çok katı değil. 6 ay kullanım süresi bulunuyor ancak ürün 75 ml., 6 aydan daha uzun süre gider gibi geliyor bana.




         İçerik listesinde çok hoş olmayan paraben türevi ürünler bulunuyor ama alt sıralarda yer aldığını görüyorum yani miktar olarak az bulunduğunu düşünerek kendimi avutuyorum. Yves Rocher mağazalarından 29.90 tl. karşılığında ürünü edinebilirsiniz. Yves Rocher mağazalarından kart başvurusunda bulunarak zaman zaman yapılan kampanyalarla ürüne ve yine markanın kendi  online alışveriş sitesinden çok daha uygun fiyatlarla sahip olmanız mümkün.  Markanın Türkiye sayfasına ulaşıp bu ürünü  ve diğer ürünleri incelemek isterseniz sizi buradan alayım.

         Son olarak huysuz Perisscope üstten azaldığı zaman boşalan bu lamine ambalajlara sinir olmuş ve yine ambalajın üst kısmını bantlamış.
        

                        Işıl ışıl parıldayan bir cilt dileğiyle........

15 Mayıs 2013 Çarşamba

ALIŞVERİŞ - 4 - SEVGİLİ GRATİS

                 Gratis'in özel günlerdeki indirimleri malum. Geçtiğimiz hafta Anneler Günü nedeniyle oranları gayet güzel olan bir indirim gerçekleştirdi. Mantık olarak her alışverişi yani aslında kozmetik alışverişini kişisel kozmetik bloğu olsa da yayınlamaktan hoşlanan biri değilim aslında, sadece değişik ve belki çok kolay ulaşılamayan ürünleri ya da farklı ürünleri aldığım zaman yayınlıyorum. Aynı durum biten ürün yazıları içinde geçerli yani en azından şimdilik kararım böyle bu demek değil ki biten ürün yazısı yazmayacağım, ilerleyen günlerde bir değişiklik yapar mıyım bilmiyorum.
                Gratis indiriminde de bloğu olsun olmasın herkes sosyal medyadan neler aldığını yazıp durdu. Kısacası herkes canı ne istiyorsa, denemek istediği, değişik bulduğu veya sürekli kullandığı ürünleri almış. Benim için nispeten çok çok az hasarlı bir indirim oldu diyebilirim. İndirimin ilk başladığı gün Kavacık Gratis mağazasına bir ziyaret yaptım ve fotoğrafta gördüğünüz ürünleri aldım.




              Elseve ürünlerinde 3 al 2 öde kampanyası vardı. Bu serinin şampuan ve saç kremini denemek istiyordum hatta bunu alışverişten sonra yazısı otomatik olarak yayınlanan ( ben yazıyı alışverişten önce yazmıştım tabii ) şuradaki yazımda belirtmiştim. Aslında serinin aynı renk ambalaja sahip tüpte maskesi de var ama kalmamıştı bende onun yerine kavanozdaki diğer maskeyi aldım. Bakalım kullanıp göreceğiz şimdilik iyi gibi birkaç kullanımdan sonra etkilerini daha iyi göreceğimi düşünüyorum ayrıntılı yazılarını yazabilirim.
              Renkli kozmetik olarak hiçbir şey almadım, sadece bu seri yeni mi bilmiyorum değilse bile benim daha önce dikkatimi çekmemişti L'oreal in Le blush serisinin allıklarını çok beğendim. Renkler çok hoştu ancak alamadım çünkü benim istediğim renk kalmamıştı.





               Netten bulduğum bir kaç rengini alıntı yaparak koyuyorum L'oreal allık denince genelde ilk akla gelen True Match serisinin allıkları oluyor ama tabii bu serinin kalıcılığı, yapısı  vs. hakkında çok aydınlatıcı bilgi edinemedim. Bilen, kullanan varsa yorumlarınızı bekliyorum.  Neden renkli kozmetik olarak bir şey mesele The Balm dan hiçbir şey almadım diye sorarsanız efendim İstanbul' dan taşınacağım ( gerçi çok uzak bir yere taşınmıyorum zaten şu anda da İstanbul' un her yere çok uzak bir yerinde yaşıyorum), yeni taşınacağım yerde Gratis yok ama İzmit' te var, artık rutin  aralıklarla oraya bir ziyaret yapacağım. M.A.C ve Clinique de online satışa açıldığına göre sorun yok sayılabilir ama ben renkli kozmetik hakkımı taşınmadan önce Sephora' daki benim artık çok kolay ulaşamayacağım markalardan yana kullanmayı düşünüyorum.
  
                   Herkese aldıklarını kullanabilecek sağlıklı ve renkli günler dileğiyle.....

14 Mayıs 2013 Salı

SOLANTE TELE - RUBOR SPF 50

                 Geçtiğimiz yaz başında gül hastalığı tedavimin tamamiyle bitmesinin ardında yaz için güneş koruyucu arayışına girmiştim son kontrolde doktorum yeni bir ürün tavsiyesi vererek koruyucu arayışıma sonverdi. Tedavim süresince cildimin ay ay ve mevsimsel değişimlerine göre La Roche Posay, Bioderma ve Vichy gibi markalar kullandım. Cildimin durumuna göre davrandığımız için hepsi ayrı ayrı iyi geldi, hepsinin yaz ve kış korumasından memnun kalmıştım.
                 Doktorumun son tavsiye ettiği ürün ise İsviçreli Akatis AG Firmasına ait Solante markasından biriydi. Reçetem elimde Kadıköy'de 6 - 7 eczane dolaşmama rağmen hiçbirinde bulamamıştım eve döndüğümde nette marka ve ürünleri ile ilgili yorum vs. neredeyse hiç yoktu yabancı bir kaç siteden bilgi edinmeye çalıştım, yine ürünü online olarak satan eczane sayısı çok azdı, birini seçtim.




               Ürünün en dikkat çekici  yanı, muadil güneş koruyuculara göre olan kocaman ambalajı 150 ml. lik bu kocaman ambalaj pek çantaya atmalık değil ancak özel bir formül sayesinde ürünü deniz tatilinde kullanmayacaksanız günde 1 kez sürmeniz yeterli oluyor. Bendeki Rosacea ( gül hastalığı ) hastalığı olanlar için özel geliştirilmiş ve yeni olan bir seri Tele - Rubor SPF 50. Ürün long acting ( uzun etki ) yani lipozom teknolojisi özel geliştirilmiş bir formüle sahip. Çok yüksek UVA ve UVB koruması içeriyor.   




         Ürünün karton ambalajını aldığım zaman okuyup o zamanlar blog olmadığı için atmıştım. Ayrıca resimde görüldüğü üzere ben kullanırken kapağının kenarını hafifçe kırdım eşimde hava almayacak şekilde sıkıca bantlamıştı, çevirmeli kapağa sahip.


           

Krem yapısı itibariyle biraz kalın gibi ancak rahatça dağılıyor, rengi hafif bejimsi hatta krem rengi dediğimiz renkten, hafif ve ferah bir kokusu var. Cilt üzerinde sürüldüğü zaman beyaz iz bırakmıyor. Normal, kuru, çok kuru ve hatta karma ciltlerin tamamı kullanabilir diye düşünüyorum. Gül hastalığına sahip olan ciltler genelde kuru cilt yapısına sahiptir.
Ancak yağlı ve çok yağlı ciltlerde (yağ içermemesine rağmen) yapısının kalınlığının yaz sıcağı ile birleşmesiyle belki sivilce vs. oluşumunu tetikleyebilir diye düşünüyorum. Gerçi benim sadece burun bölgesi yağlı olan hassas cildimde doğal olarak burun bölgesinde parlama problemi yarattı. Herkesin sıkıntısı başka ancak benim için parlama hiçbir zaman sıkıntı olmadı çünkü kızarıklık gibi bir illete sahibim aksine parlamanın yüzü bir miktar boyutlandırdığını bile düşünüyorum tabii spordan çıkmış vs. bir durumda yüzünüz çok terliyken karşılaştığınız bir arkadaşınızla öpüşmediğiniz takdirde.
Ürünü hem deniz tatilinde hem de şehir yaşantısında çeşitli şartlarda kullandım Şehir yaşantısında ürünün üretim teknolojisinden faydalanarak günde bir kez kullanıp üzerine makyajımı yaptığım veya makyajsız olduğum günlerde tekrar ederek kullandığım zamanlar oldu her durumda cildimde herhangi bir probleme yol açmadı sadece sürdükten sonra yoğun spor aktivite vs. yapıyorsanız bir miktar akma yaşadım. Deniz tatilinde de bu özelliği geçerli ancak diğer koruyucular için geçerli olan 3 - 4 saatte bir tekrarlama tedbirini (tuzlu su ve klorun etkisi ile koruyucunuzun etkisi azalacaktır) ihmal etmedim. Yukarıda parmağıma sıktığım kadar miktarı yüzünüze yetecektir. Tabii yüzünüz için olan bu ürünü vücudunuz için de kullanabilirsiniz.
Kullandığım süre içerisinde flash tip kızarıklık dediğimiz problemi hiç yaşamadım, burnumun özellikle kanat bölümlerinde olan yoğun ve kızarık kılcal damarlarım daha az belirgindi ancak güneş koruması ile birlikte bu tip problemli ciltler için en önemli koruyucu önlem şapka kullanmaktır. Şapka kullanımını bir alışkanlık haline getirmek (özellikle çocuklarda) yüzünüzle beraber kulakların kepçe dediğimiz dış bölümlerine, enseye, bu tip bölgelerde benleriniz varsa üzerine, özellikle erkeklerde baş bölgesinde arka tarafta kellik veya hafif açılma problemleri varsa bu bölgelere de koruyucu sürmek en önemli koruyucu önlemlerdendir.




            Ürünün içerik bilgisini karton ambalajını attığım için ne yazık ki veremiyorum ama plastik ambalajın arka yüzündeki bilgileri yine de yakın fotoğrafladım. Fotoğrafları büyütmek için lütfen tıklayınız.
Ürünün İsviçre kökenli orijinal ürün sayfasına ulaşmak isterseniz buraya, ürünlerin
Türkiye temsilciliğini yapan firmanın sayfasına ulaşıp serinin diğer ürünleri özellikle çok methini duyduğum bebek serisi hakkında Türkçe bilgi almak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz. Fiyat konusunda ise muadillerine oranla biraz daha fiyatlı ancak gramaj ve tam koruma performansı nedeniyle fiyatını karşılıyor. Benim ürünümün geçen ilkbahardan yaz sonuna kadar tamamen kullanmama rağmen hala yarısı duruyor. Ben geçen yıl eczaonline adlı siteden 76 tl. karşılığında edinmiştim. Şuanda başka birçok online ecza sitesinde aşağı yukarı aynı fiyattan satılıyor.
        
                          Sağlıklı günler dileğiyle.......   





                                                                                        

13 Mayıs 2013 Pazartesi

EN GÜZEL SAÇ KREMİ

                     Oldukça uzun bir süredir saçlarımı boyuyorum tabii lisede başlamadım bu boyama işine onu söyleyeyim hatta ufak tefek çıkan birkaç tel beyaz saçım sonradan çoğalıp belli bir bölgede bir tutam halinde yoğunlaşınca bile yolda çevirip özellikle yaptırdığımı sananlar, nerede yaptırdığımı soranlar oluyordu. Sadece hamilelik dönemimde saçlarımı boyamadım sonrasında da şakaklarımda beyaz saçlarım çok artmasına rağmen boyamamaya devam ettim. Bu uzun sürenin ardından beyazlarımla mutluyken çevreden gelen '' çok bakımsız görünüyorsun '' ifadelerine kayıtsız kalamadım. Önceleri kuaförde saçlarımın kendi rengini boyatırken son 7 yıldır saçlarımı kendim boyuyorum çünkü halen yaşadığım yerde bir bayan kuaförü yok ( ! İstanbul 'da nasıl bir yerde yaşıyorum değil mi, en yakın bayan kuaförü 10 km. uzakta ).  Saçlarımdaki beyazları kapatma konusunda bence en başarılı şampuan boya benim uzunca bir süre kullandığım Koleston, ardından yine çevremdeki kişilerin ısrarı ile 4,5 yıl önce beyazlarımı biraz daha kamufle edebileceğim ve boyama süresini uzatabileceğim nedeniyle hafif bir açık renkli gölge işine girdim sonucu belki röfleye kadar ulaşsaydı başarılı olabilirdi ama açık renk saçı kendime hiç yakıştırmadığım ve biraz daha yaşlı göstediğini düşününce kendi koyu rengime dönüş yaptım ancak iyice alerjik bir hal alan saç derisini yıpratmamak adına amonyaksız diye bilinen ama aslında diğer saç boyalarına göre amonyak oranı daha az olan Loreal Casting Color Serisine geçiş yaptım, rengide tutturduğuma göre sorun yoktu.




                  Giriş kısmı çok uzun oldu biliyorum ama asıl bahsetmek istediğim başlıktan da anlaşılacağı üzere saç kremi daha doğrusu bu saç boyasının içinden çıkan saç kremi. Daha önce kozmetik, dermokozmetik, ucuz, pahalı bir çok saç kremi kullanmışımdır eğer saçlarınız boyalıysa saç kremi kullanmak kaçınılmaz bir durumdur röfleli ise daha beter zaten, krem kullanmazsanız saçınız keçe gibi olur, taranmaz, yıpranır bu kez de bakımlar uygulamak zorunda kalırsınız, kırıkları çoğaldıysa ve çok yıpranmışsa kestirmekten başka çare yoktur vs., vs. Yanmış saçlardan bahsetmiyorum bile....
                 Benim saçlarımı ise bu boyanın içinden çıkan saç kremi kadar daha önce bu kadar yumuşak yapan, kıvırcıklarını kontrol altına alan, rahat taranmasını sağlayan başka bir saç kremi görmedim. Boya olarak saçlardaki beyazları kapatma konusunda bir Koleston değil, ayrıca benim beyazlarımın çok olması nedeniyle 1 aydan kısa bir sürede dip boya gibi kullanmam gerekiyor ve saçlarımın uzunluğu nedeniyle 1 kutudan fazla boya kullanıyorum.






                 Kutu içinden çıkan saç kremi 40ml. küçücük ama bu miktar bile ortalama 3 - 4 kullanım için yetiyor. Etkisi var mı bilmiyorum benim saçlarımı bir miktar parlaklaştırdığını da söylemeliyim, boyanın akma durumunu engelliyormu bilmiyorum ama benim saçlarımda öyle renk koruyucu bir özellik falan farketmedim. Aksine beyazlarım çok olduğu için boya zaten çok uzun süre saçta durmuyor, akıyor.
                Her boyama seansı için genelde 2 kutu boya aldığımdan bir süre sonra elimde çok fazla saç kremi birikiyor. Küçük saç kremlerini büyük boy bir şişeye boşaltarak kullanma yoluna gidiyorum.




                 Ama tabii bu durum benim yeni ürünler denememi engellemiyor mesela şu aralar reklamlarda dönen ve market raflarında yerini  ala Elseve şampuanın yeni nem kolajen  serisinin şampuan ve saç kremini denemek istiyorum.



     

10 Mayıs 2013 Cuma

L'OREAL LUMI MAGIQUE BASE

                Loreal Lumi Magique serisi kısa bir süre önce yurtdışında piyasaya çıktı. Ben ürün serisini yine yabancı bloglarda görmüş özelliklede yüz bazını merak etmiştim. Çok şanslı olmalıyım ki  o ara yutdışına giden arkadaşıma sipariş ettim, geldiği zaman ki yazısı burada. Seri 3 üründen oluşuyor; fondöten, baz ve kalem kapatıcı ( ya da aydınlatıcı mı demeliyim bilemedim ).




           Ürün bana gelmeden önce M.A.C Strobe Liquid Lotion numunesini kullanıyordum, numunesi diyorum çünkü M.A.C Strobe benim cildime uygun değil ama yine de böyle bir  ürüne   heves ediyorum  diye denemek istemiştim.                                                                                                                                                                                                                                                                       
            Your Face, My Canvas bloğunun sahibesi sevgili Görkem'de daha önce Loreal Lumi    Magique  Base i tanıtmış ve M.A.C Strobe Lotion ile karşılaştırmalı yazısını yazmıştı.                       Görkem' in  yazısına buradan       ulaşabilirsiniz.                                                                                                                                             .                                                                                                                                          
                Ben ürünüm bana ulaştığından beri çeşitli şekillerde deniyorum. Daha önce yazacaktım      ancak doğru bilgiler vermek adına iyice değerlendirmek istedim.Şu anda yayın sırasını                        bekleyen başka ürün yazılarım olmasına rağmen ürünü bugün yazmamın sebebi dün                            başlayan ve hafta  sonu devam edecek olan Gratis indirimi. Sonunda dün Kavacık Gratis' te Loreal     standında ürüne  rastladım.  Hafta sonu indirimden faydalanıp belki almak isteyen arkadaşlar olur       diye düşündüm. Ürün bana ulaştığından bu yana kozmetik  marketler ve parfümerilerin hiçbirinin        Loreal standında ürüne rastlamdım.   Birçok blog yazarı arkadaşta aynı şekilde. Sadece bazı blog        yazarı arkadaşlar kalem aydınlatıcısını bulabilmişler ama sanırım son bir haftadır Loreal  Türkiye       bazı blog yazarı arkadaşlara 3 üründe oluşan bir  set gönderiyor,                                                            instagramda  görüyorum.                                                                                               
                                                 
                                                                            


             Ürün pompalı bir ambalajda geliyor ve 1 pompa ürünün miktarı yukarıdaki kadar, eğer baz olarak kullanacaksanız bu kadar ürün tüm yüzünüze yetecektir. Ürünü aynı zamanda daha az alarak nemlendiricinize ya da fondöteninize karıştırabilirsiniz. Kullanmadan önce mutlaka çalkalamanız gerekiyor. Hafif bir yapıya sahip silikonlu veya yağlı değil, cilt tarafından kısa bir sürede emiliyor. Kendine has, hafif, kalıcı olmayan bir kokusu var. Ürünü aynı zamanda makyaj üstüne aydınlatıcı olarak da kullandım o şekilde de sonuç başarılı. 




              Elimin üst kısmında herhangi birşey uygulanmamış, altta ise minicik bir miktar ürün uygulanmış ve dağıtılmış kısmı görüyorsunuz. Verdiği aydınlık inci beyazı tonunda, güzel, hafif parlak ve canlı ama kesinlikle simli değil. Baz olarak yüzümde kullandığımda herhangi bir olumsuz tepkimeye yol açmadı, makyajı kusmadı, aydınlatıcı olarak kullandığımda ise uçup gitmedi. Daha önce buna benzer bir ürün olarak M.A.C Strobe Liquid Lotion ve çok Essence aydınlatıcı bazı kullanmıştım. M.A.C ürün yapısı olarak yağlı ciltlere zaten uygun değil ayrıca içerik olarak losyon versiyonu olan bile benim cildim ağır geldi, bir de pembe alt tonlu olduğu için benim kırmızılıklarım daha belirgin hale geldi gibi oldu. Essence baz ise bana göre tam bir facia makyaj altında kullandığımda makyajı tamamen kustu, aydınlatıcı olarak kullandığımda ise birkaç saat sürmeden uçup gitti. Vücut losyonlarımın içine katıp kullanıp bitirdim. Essence çok meşhur Benefit High Beam aydınlatıcının muadili olarak gösteriliyor ben High Beam aydınlatıcıya sahip değilim karşılaştırma yapamayacağım, görüntü olarak belki aynı olabilir bilemiyorum ama bence kıyaslanmaz bile ( ayrıca eğer High Beam o kadar kalıcı değilse fiyatını karşılamayabilir ).




             Ürün 20 ml. cik mini mini güzel bir ambalajı var. Makyaj çantasına vs. rahatça sığacaktır. Arka etiketi kenarındaki ok işaretinden kaldırdığınızda içerik listesini görebilirsiniz.


                                                (Fotoğrafları büyütmek için tıklayınız) .
                    

               İçerik listesi pek güzel değil, alcohol denat, methylparaben ve diğer hoş olayan birkaç ürüne daha sahip. Ancak işini böyle ortalamanın üzerinde yapan ürünleri gördüğümüzde kozmetik severler için akan sular duruyor. Tek avuntum ürünün az kullanılıyor oluşu ve makyajımı mutlaka temizliyor oluşum.
               Essence den biraz daha pahalı ama M.A.C den daha uygun fiyatlı ve bu amaçla kullanılacak bir ürüne ihtiyacınız varsa normal fiyatı 40 tl. karşılığında veya indirim zamanları 20 tl. civarında Gratis' lerden veya diğer kozmetik marketlerden edinebilirsiniz.
              Küçük bir not; yazıda adı geçen diğer ürünler tamamen benim kişisel özelliklerimden ve cilt yapımdan kaynaklı karşılaşılan olumsuzluklardır. Amacım ürünleri kötülemek vs. değildir. Benim cilt yapıma veya ihtiyaçlarıma yönelik olmayan bir ürün sizin cildinizde harikalar yaratabilir.